SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 732 >>

DEVAM: 115-116- Namaza Başlama (İftitah)

 

حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ إِبْرَاهِيمَ الْمِصْرِيُّ حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ اللَّيْثِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ يَزِيدَ بْنِ مُحَمَّدٍ الْقُرَشِيِّ وَيَزِيدَ بْنِ أَبِي حَبِيبٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَلْحَلَةَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ عَطَاءٍ نَحْوَ هَذَا قَالَ فَإِذَا سَجَدَ وَضَعَ يَدَيْهِ غَيْرَ مُفْتَرِشٍ وَلَا قَابِضِهِمَا وَاسْتَقْبَلَ بِأَطْرَافِ أَصَابِعِهِ الْقِبْلَةَ

 

Muhammed b. Amr b. Ata'dan bir Önceki (731) hadisin aynısı (rivayet edilmiştir. Ancak Muhammed bir önceki rivayetinden fazla olarak şunları) söylemiştir: "Secdeye vardığı zaman (kollarını) yaymaksızın ve onları (yanlarına) çekmeksizin ellerini yere koyardı ve (secde halinde iken de el ve ayak) parmaklarını kıbleye yöneltirdi."

 

 

Diğer tahric: Buharî, ezan, Müslim, salat

 

AÇIKLAMA:     Bu rivayet mana bakımından bir Önceki hadisin aynısı olmakla beraber ondan fazla olarak bazı hükümler getirmektedir.

 

Bu hadisin Müslim'deki ibaresi mealen şöyledir: "Resülullah (s.a.v.) na­maza tekbirle kıraate de Fatiha'yı okumakla başlardı. Rüku' ettiği zaman başını ne yukarıya diker, ne de aşağıya büker, ikisinin arasında tutardı. Başını rükudan kaldırdığı vakit, iyice doğrulmadıkça secdeye gitmezdi, başını secdeden kaldırdığı zaman dahi iyice doğrulup oturmadıkça ikinci secdeye gitmezdi. Her iki rekat sonunda tahiyyat okurdu. Sol ayağını yere döşer, sağ ayağını da dikerdi. Şeytan oturuşundan nehyeder, insanın vahşi hayvanlar gibi kollarını yere yaymasını da yasak ederdi." Müslim'in rivayet ettiği (salat 340) bu hadis-i şerif de mevzumuzu teşkil eden hadisi te'yid etmektedir. Netice olarak Ebu Davud'un rivayet ettiği bu hadis-i şerif bir öncekinden farklı olarak şu hükümleri getirmektedir:

 

1. Kolları vahşi hayvanlar gibi yere yayarak secdeye varmak yasaklan­mıştır. Çünkü bu tenbelliğin ve namaza layıkıyla önem vermemenin alame­tidir. Nitekim Buharî'de bu mesele şöyle ifade edilmiştir: "Secdede itidal üzere bulununuz. Hiç biriniz de kolunu canavarın kolunu yaydığı gibi yay­masın."[Buharî, mevakîtu's-salat; ezan; Müslim salat; Tirmizî, salat; Nesaî, iftitah; tatbîk; İbn Mace, ikame; Darimî, salat; Ahmed b. Hanbel, III, 115, 117, 178, 191, 214, 274, 291, 337]

 

Halbuki kolların kaldırılarak yanlardan uzakta tutulması tevazu haline daha uygun olduğu gibi alnı yere koymaya da yardımcı olur. Kolları secde­de yere yaymaksa tenzihen mekruhtur. Sünnet olan ise, kişinin secdede sa­dece el ayalarını yere koyarak, kollarını yere yaymaksızın dirseklerini yukarı kaldırması ve koltuklarını da kuş kanadı gibi germesidir. Secdede bu halde bulunmak gerektiğine dair emir vardır. Nitekim Meymune (r.anha)'dan ge­len bir rivayette; "Resulullah (s.a.v.) secdeye vardığı vakit ufak bir kuzu, iki kolları arasından geçebilirdi"[Müslim, salat, Nesaî, tatbik; îbn Mace, ikame; Darimî, salat; Ahmed b. Hanbel, VI, 331.] diğer bir rivayette de, "Pazularının arasını o kadar açardı ki koltuklarının beyazlığı arkadan görünürdü" denil­mektedir.[bk. Nesaî, tatbik; Darimî, salat; Ahmed b. Hanbel, V, 345; Tecrid Tereemesi, II, 336]

 

Bu rivayetlerin birincisinde tarif edilen duruma "tecnîh" denir. İkinci rivayette tarif edilen duruma ise "tahviye" denir ki, kişinin secde halinde karnını yerden uzak, pazularını yanlardan açık ve ırak tutmak anlamında­dır. Kadınlar ise bunun aksini yaparlar ki, buna da "ilıtifaz" denir. Bu iki rivayette tarif edilen tecnîh ile tahviye netice itibariyle bir manaya gelmektedir.

 

2. Ayak ve el parmaklarının kıbleye getirilmesidir. Bazılarına göre sec­dede iken parmaklar kıbleye gelmezse namaz batıl olur. Ulemanın büyük ço­ğunluğuna göre ise, mekruh olur. Nitekim merhum Ömer Nasuhi Bilmen Efendi bu mevzuda şöyle demiştir: "İki ayağın veya bir ayağın parmakları yere ko­nulmadıkça secde caiz olmaz. Muhtar olan kavil budur. Bir ayağın yalnız bir parmağını veya ayağın yalnız üstünü yere koymak kifayet etmez."[Büyük İslam İlmihali, s. 127]

 

Bu mevzuda Hanefi ulemasından merhum Aynî de şöyle demiştir: "Hadis-i şerifte geçen .... kelimesine iki şekilde mana vermek müm­kündür:

 

1. Ellerini uzunluğuna yayardı, parmaklarını yummazdı.

2. Kollarını yanlarından uzak tutardı ve yere yaymazdı.[Aynî, Umdetu'I-kari, VI, 97]

 

Ancak biz el-Menhel sahibine uyarak tercemede ikinci manayı tercih ettik.